7 Mayıs 2009 Perşembe

Nekromanti

Nekromanti

( Yun. nekros: Ölü; manteia: Orakl. ) Ölü ruhlarının çağırılması ve sorgulaması sanatı.

Antik çağda ölü orakl, her çeşit malumat için en emin kaynak sayılıyordu çünkü o zamanki inanç düşüncesine göre ölülerin ruhları uzak geçmişe ve geleceğe bakabiliyordu. En iyi bilgiler konusunda, yaşadığı dönemlerde mantik yetenekleri bulunan ölüler itimat ediliyordu. Örneğin bu şekilde Kral Saul Filistliler’e karşı yapacağı savaşta şansının ne olduğunu sormak için, Eyn Dor cadısının yardımıyla Kâhin Samuel’in ruhunu çağırtır ( 1. Sam. 28 ). Ve Homeros’ta Odysseus güzel kirke’nin tavsiyesi üzerine, büyük görücü Teirasias’ın ruhunu hades’ten getirmek için ölülerin ruhunu çağırır. Yunan eskiçağı birçok resmi ölü sorgulama mekânı tanımaktadır.

Bunlar genellikle ölüler diyarına girişlerin tahmin edildiği yerlerde, yani karanlık uçurumlarda, yer yarıklarında ya da derin mağaralarda ve kaya yarıklarında bulunuyorlardı. Efsaneye göre şarkıcı Orpheus’yun karısı Eurydike’yi geri getirmek için ölüler diyarına geçtiği ve Herodotos’a göre Korint Kralı Periandros’un bizzat öldürdüğü karısını sorguladığını söyleyen Thesprotia’da Akheron nehrindeki Ephyre mevkisi meşhurdur. Aenas’ın Hades’in derinliklerine gittiği ( Sibiller ) Cumae’nin Averner Gölü’ndeki ölü orakline de sıkça danışılmıştır. Bu resmi orakl yerlerinde çağırılan ruhlar, rahiplerin inkubasyon yolundaki kurban vermesi ve dua etmelerinden sonra, soruyu sorana rüyada görünüyorlardı. Daha sonra uzmanlar bu rüya görünümlerini yorumluyordu. Ölülerin ruhları ile daha yoğun bir temas isteniyorsa, doğudan alınan, çok daha sansasyonel büyü pratikleri de kullanılabiliyordu. Bu durumda ölülerin ruhları bağlantıyı profesyonel ruh çağırıcıları kuruyordu, genellikle gizli bilgileri ise özel öğreti kitaplarından, yani birkaç tanesi günümüze kadar gelmiş olan sihir papirüslerinden alıyorlardı. Daha sonra ölü ruhları, birçok demon sınıfı hiyeraşisine göre en alt demon olark ele alınıyordu.

Ölü demonların özelliği, kötü mizaçlı olmalarıydı ve ancan doğru uygulanan sorgulama ile istenen cevapları vermeye zorlanabiliyorlardı. Bu kadar hiddetli olmaları, dünyevi yaşantıya olan özlemlerine ve hâlâ yaşayan ruhları kısmanlarına bağlanıyordu. Erken vefat edenlerin, şiddetli ölenlerin, idam edilen veya cinayete kurban gidenlerin ya da intihar edenlerin ve kaza eseri ölmüşlerin ruhları daha öfkeli sayılıyordu. Bu ruhların, kendilerine biçilen yaşam zamanından önce bedenlerinden ayrılmak zorunda olmaları nedeniyle bedenlerini tamamen terk etmedikleri, ait ruhu büyüsel zorlama yöntemleri ile çağırabilir ve kendisine itaat etmesini sağlayabilirdi. Şiddet sonucu ölenler bir sorgulama için özellikle elverişli görülüyordu, fakat bu cesetler daima bulunamadığından, özellikle reşit olmayan çocuklar öldürülerek de sağlanabiliyordu. Ruh çağırmadan evvel cesetlerin tanımlanan ritüele göre sorgulama için hazırlanması gerekiyordu. Bu sadece karanlıkta, en iyisi dolanay gecesinde yapılıyordu, çünkü ölü demonlar ışığa katlanamıyordu. Ölünün tekrar bilinç ve düşünme yetisi elde etmesi için cesedin damarlarına, mümkünse siyah posta sahip yeni kesilmiş koyun kanı sıkılıyordu. Kana büyüsel maddeler ilva ediliyordu: Kuduz köpek salyası, vaşak iç organlarının özü, Mısır’dan toz haline getirilmiş yılanlar ya da okunmuş sihirli otlar ve zehirler bunlardan sayılıyordu. Süt, bal, su ve şarap ile kurbandan sonra ritüelin en önemli kısmına, Esrime altında ve sihir formülleri ile dualar zikredilerek yapılan gerçek ruh çağırmaya geçiliyordu. Önce, ölülerin demonlarını bırakması için, ölüler diyarının üst seviyesindeki tanrılıklara aforoz sözler yöneltiliyordu. Daha sonra dünyadaki mekânına geri dönmesi için demonun kendisi zorlanıyordu. Belirgin biçimde mukavemet gösteriyordu, tüyler ürpertici tehditler savruluyor ya da cesen canlı yılanlarla kamçılanıyordu. Eğer cesette demonun mağlubiyeti kabul ettiğini ve geri döndüğünü belirten bir işaret ortaya çıkarsa, sorgulama başlıyordu.

Resmi yasaklara rağmen yüzyıllar boyunca var olan nekromanti büyük başarısını şüphesiz korku uyandıran ritüellerin sunumuna ve bunların doğurduğu akıl almaz dehşete borçluydu. Bazı büyücüler seyircilerini, günümüzde “ Özel efekt ” denebilecek özel ilavelerle etkiliyordu: Örneğin bir dananın ince iç derisinden modellenmiş, bembeyaz kireçlenmiş ve içi kolay tutulaşabilir zift dolu bir ölü kafatası toprağa yerleştirilirdi. Bu kafatasından demonun sesi işitilirdi, aslında bu, altta gizli bir bölmede bulunan ve bir ses hunisi gibi çalışan leylek sesi çıkararak çare arayana hitap eden bir yardımcının sesiydi. Sorgulamaan sonfa kafatası, güya geride bir şey kalmayacak biçimde demon ile birlikte, etrafı kömürle donatılıp yakılır, duman içinde kurban edilir, kısa sürede yanarak yok olurdu.

Ölü oraklına antik dönemde çok danışılmıştır ve en şaşaalı dönemini Roma imparatorluk döneminde yaşamıştır. Ortaçağ’da nekromanti kavramı, yazım hatası yüzünden farklı bir anlam kazanmıştır. Nekromanti’den negromanti ortaya çıkmıştı ve bundan da nigromanti, yani kara büyü türetilmiştir. Kavram bu form ile birlikte yavaş yavaş tamamen sihirbazlık anlamını almıştır. Nigromanti adı altında ölülerin ruhlarının çağırılması, kilisenin tüm yasaklarına rağmen devam ediyordu. Ne kadar yaygın olduğu, birçok tarihi kaynaktan ispat edilmektedir: 27 Şubat 1318 tarihinde Papa XXII. Johann kısmen Papalık sarayındaki birçok ruhani ve dinsize karşı nigromantik ve diğer sanatlar nedeniyle araştırma başlatır. Papa XII. Benedikt Piskopos Wilhelm von Paris’e, tutuklanış bir İngiliz nigromantın, kendisinde bulunan ve el konulan sihir tablosu ile birlikte Papalık sarayına gönderilmesini emreder ( 13.4.1336 ). Engizisyon ve Nantes Piskoposu Gilles de Rais, Fransa Mareşali’ni nigromanti nedeniyle de mâhkum etmiş ve Nantes’de aforoz etmiştir. Floranslı Antonuis’un ( 1389-1459 ) batıl ve büyülü kitapların sahiplerini, günah çıkarmalarına izin verilmeyeceği tehdidi ile bunları yakmaya zorlamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder