7 Mayıs 2009 Perşembe

Üç Öğüt

Üç Öğüt

Avcının biri tuzak kurarak bir serçe avlamıştı. Tutunca aldı eline. Alır almaz Serçe dile geldi ve ,

Bugüne kadar… ‘ dedi. ‘ Sığır ve koyunları yedin. Yediklerini düşünsene. Doymadın mı da benim birkaç gramlık etime hevesleniyorsun ? Onlar seni doyurmadıysa ben ne yapabilirim ki ? ! bırak beni.

Avcı şaşırdı. Hem serçenin dile gelmesine hem de şimdiye kadar yediklerine. Serçe, sürdürdü konuşmasını,

Şayet bırakısan sana üç altın öğüt vereceğim. Bir lokma kuş etini mi tercih ediyorsun, ömrün boyunca yararını göreceğin üç öğüdü mü ? İyi düşün !

Avcı düşündü ve kararını verdi,

Kabul ‘ dedi. ‘ Seni bırakacağım. Neymiş bakalım bana vereceğin öğüt ?

Serçe,

Bir şartım var ama ! ‘ dedi.

Avcı,

Birde şart mı koşuyorsun bana ? ‘ diye sordu.

Serde,

Kabul edersen… ‘ deyince,

Peki ‘ dedi Avcı. ‘ Şartın neymiş bakalım ?

Öğüdün birini… ‘ dedi. Serçe. ‘ Elindeyken vereceğim, ikincisini karşıki damın üzerinde, sonuncusunu ise agaçta söyleyeceğim.

Avcu bunu da kabul etti.

Serçe,

Birinci nasihatim… ‘ dedi. ‘ Olmayacak şeyi söyleyenlere kim olursa olsun inanma !

Avcı avucunu açtı, bıraktı onu ‘ Pırrr ‘ diye uçarak karşıdaki evin damına kondu.

Olmuş şeye üzülme ! ‘ dedi. ‘ Kaçırdığın fırsatların arkasından asla kederlenme. Yaşadığın anın kıymetini bil, pişmanlıkla zamanı geçirme. ‘ dedi. ve ekledi, ‘ Karnımda paha biçilemez bir inci tanesi vardı benim. Ama kaçırdın onu. Kısmetin değilmiş.

Eyvah ! ‘ diye sızlandı Avcı. ‘ Ben ne yaptım, neden seni bıraktım ?

Serçe

Az önce ne söyledim sana ? Kaçırdığın şey için dövünmeyecek, pişmanlıkla vaktini geçirmeyeceksin. Ayırca ilk öğüdüm neydi unuttun mu ? Kim söylerse söylesin, olmayacak şeye inanma.

Avcı’nın aklı başına gelmişti. Serçe kendisiyle alay ediyordu besbelli.

Bir de… ‘ dedi. ‘ Şu üçüncü nasihatini görelim.

Serçe ağaçtaydı artık,

Boş ver onu ! ‘ dedi. ‘ İkinisini tuttun mu ki üçüncüsünü bekliyorsun ! Hadi bana eyvallah.

Ve uçup gitti gözden. Avcı şaşkınlık içinde bakakaldı arkasından.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder